Yorum Analiz

Mısır'ın rüyası Mursi



Haşim Akın Muhammed Mursi ile ilgili bir yazı kaleme aldı. Rüya deyince aklına Mısır’ın geldiğini ifade eden Akın, Mursi’nin vefatını, Peygamberlerden günümüze ülkede verilen mücadelelerin son halkası olarak görüyor.

Bazı topraklar vardır ki, kendine özel halleriyle anılır. Benim aklıma Mısır deyince rüya, rüya denilince Mısır gelir. Hanif - Müslim bir peygamber olan Hz. İbrahim, vahiyle gönderildiği bu topraklarda çok uzun kalamaz. Sanki coğrafyaya işlemeye başlamış bir zulüm, onu hanımı Hz. Sare annemizi kardeşim diye tanıtmak zorunda bırakır..

Yıllar sonra torunu Hz. Yusuf, köle sıfatıyla Mısır’a ulaşır.  Yıllar önce gördüğü rüya, onu burada çok farklı çilelerle tanıştırır. Sonra rüya onu yeni bir medreseye yönlendirir. Başkalarının gördüğü rüyalara ait yorumları vardır. Birisinde onun zindan hayatını uzatır. Diğerinde de çıkarır.   

Önce Mısır’ın maliye bakanı, sonra da sultanı olur. Yakup (AS) ve oğulları bu güzel beldeyi bir peygamber ailesi olarak şereflendirir. Ama torunlar, aynı güzelliği devam ettiremeyince işler değişir ve esaret başlar.  

Mısır, rüyaların şehridir. Burada firavunlar belki de en çok rüyalarından korkar. Gündüzün gerçeğine hükmedebildiklerine inanırlar. Ama gecenin gizemine ve ilahi takdirine karışamazlar. Bu nedenle de bu gizli bölüm, onların uykularını kaçırır. Ama bu defa aranan belayı(!) bulmak için, binlerce çocuk öldürülür. Sanki bu mekânlar, firavunlar ayakta kalabilsin diye zulmün kasırga olup estiği yerlerdir. Lakin ilahi takdir; aranan Musa’yı, arayan Firavun’un evinde ve elinde yeşertir. Firavunun sarayında bir evlat(!) gibi yetişen ama aslını unutmayan Musa, çareyi uzak diyarlara kaçmakta bulur. Sonra Kızıldeniz, tüm zulmü yutarcasına firavun ve hanedanını içine alır. Bu olaydan ne kadar ibret alınmıştır bilemem. Bundan sonra biz Hz. Musa’yı (AS) Filistin’de Yahudi dönekliğiyle uğraşırken görürüz. Bir daha bakmaz sanki Mısır’a… 

Hz. Muhammed’in (SAV) elçisi Mısır yollarına düşer bu kez…  Oradan kelime-i tevhit sesleri gelemese de o gün, bana anne olacak, bizi oralara ikinci kez akraba yapacak kadın -Mariye (RA) gelir Medine’ye. Sonraki yıllarda, Hz. Ömer’in rüyasıdır Mısır. Ve İslam’ın bayrağı dalgalanır.

Ümmet için ilmin ve irfanın merkezi olur Mısır... Ezher’de olmak, okumak rüyalarını süsler ehli ilmin. Ama piramitlerini “Firavunizm” için bırakıp gidenler, yeniden arzı endam ederler, farklı isim ve görüntülerle... Bu topraklardaki zulüm, eski günlerini aratmaz sanki. Derken bir Hasan El-Benna çıkar ümmete yol açacak rüyalarıyla. Zor zamanın yiğidi olarak çalışır, didinir... Öylesine zor zamanın bir yiğidi olur ki attığı temel bugün hala bir “kardeşlik” ipiyle bağlar ümmeti... Onun rüyasının sonunda; “İslam’ın izzetli günleri ve Müslümanların yeniden dirilişi” vardır.

Ne ki sonuç, rüyasının tahakkuku ile değil, asıl cennet rüyasını gerçekleştirecek şehadetle bitirir. Bir kurşunla rabbine ulaşır. 

“Şehadet bir çağrıdır nesillere çağlara.” Çağrıya lebbeyk diyenler çoğalır. Seyyid Kutuplar, Abdulkadir Udeh’ler… Mücadele ve şehadet zinciri uzar. Hep kutlu bir rüya uğruna… Mısır zindanlarının işkenceleri, kitaplara sığmaz. “Bir özür dilersen seni affederiz!” teklifini hakaret gibi kabul eder ve gülerek şehadete ulaşır. 

Halit El İslamboli’nin kurşunu bir Enver Sedat’ı devirse de bitmez burada İslam’ın düşmanları. Birine şehadet, diğerine ebedi gayya kalır.   

Derken Mısırlılar yeni bir rüyaya uyanır. Global bir dünya, demokratik rejimler, özgürlükler, kısıtlanamayan insan hakları, serbest seçimler… Sadece başkalarını işine yarayacak yeni argümanlar ve putlardır. Hem üretmek hem de yemek kolaydır birileri için… Bu diyarın eski ve meşhur firavunu “Ben izin vermeden nasıl inanırsınız?” diye kızmıştı ya, “Biz izin vermeden nasıl özgür olursunuz? Nasıl buna cüret edersiniz?” denileceğini rüyalarında görmemişlerdir. Belki de sonucu bildiler ama “Allah’a kul olmanın” hassasiyetiyle yola koyuldular. 

Rüyaların yeni kahramanı Mursi, rüyasını süslediği şekilde ezan okudu, imam olup namaz kıldırdı, Kur’an’ın ana kural olacağını ilan etti. Bu durum, yıllardır bu topraklarda kendi canına ve inancına su veren şehitlerin de rüyalarıydı. Bu rüyalara yıllardır zulmün her türlüsünü tatmış, ihtiyaçlarını karanlık tüneller aracılı ile gideren Gazze halkı da katıldı. Sadece Gazze mi? Ümmetin rengi açıldı. Artık eskisi gibi, yer altına tünel kazmak zorunda kalmayacaklardı.

Bu topraklar rüyaların memleketidir. Sisi adlı apoletleri çok, destekçilerine güvenen bir general de, darbe rüyasına yattı. Kendisini bu göreve getiren liderin karşısında kedi gibi duruşunun fotoğrafı hala hafızalarımızdadır. Ama sonra Rabia meydanında binlerce insan, rabbinin cennetine yolcu edildi. Yıllarca işkencelere maruz kaldılar, bir kısmı idam edildi. Bir kısmı da bekliyor… Mahkemeye bile kafesin içinde getirilen ve orada konuşturulan başka korkak diyar var mıdır bilmem…  

Ümmet dün yeni bir haberle sarsıldı. İslam ümmeti çok değişik cihat meydanları ve şehadet örnekleri görmüştü. Testereyle biçilen peygamberleri bile biliriz. Ama ilk kez mahkeme salonunda şehadete uçan bir yiğit gördük. 

Aman Allah’ım! Zalimlere nasıl bir meydan okumadır bu… Asla boyun eğmeyen ve onların memnun olabilecekleri en küçük bir tavizi vermeyen… Hem onların kanlı ellerinden bedenini korumuş, kimseyi kendine dokundurmamış, hem de bu çirkefleşmiş dünyadan göçüp gitmek... Ama bilsinler ki ardından bunu unutmayacak ve davayı devam ettirecek yiğitler çıkacaktır… Ona Hubeyb Bin Adiy gibi şehit olmak ayrı bir şekilde yakıştı. 

Ümmetin başı sağ olsun…

Bu lokma, zalimlerin boğazında düğüm olsun…

Olaya sessiz ve tarafsız(!) kalmayı tercih eden sözde İslam âleminin liderleri! Sevdiklerinizle haşrolmak size çok yakışacak…

Share
  Tweet
Yorum Analiz
İffetli olmak sadece kadınlara özgü değil

İffetli olmak sadece kadınlara özgü değil



Bizi yoldan çıkarabilecek potansiyel taşıyan süfli arzulardan nefsimizi arındırmak için somut tedbirler almak, tüm müminlerin ortak sorumluluğudur. İffetli olmayı sadece hanımlara indirgemek, cahiliyenin özelliğidir.
Şehid Seyyid Kutub'u rahmetle anıyoruz

Şehid Seyyid Kutub'u rahmetle anıyoruz



Cahiliyeden ayrışma, Kur'an neslinin ve onun öncülüğünde ümmetin yeniden inşası düşüncesini 20. yy'da Müslümanların gündemine taşımış olan ve bunun tek yolunun da yeniden Kur'an'a dönmekle mümkün olduğu gerçeğinin altını çizmiş bulunan şehid Seyyid Kutub'u şehadetinin 54. yılında rahmetle anıyoruz.

"Asıl virüs ekranda"



Gençlere uyuşturucu ve LGBT sapkınlığını aşılama misyonunu üstlenen ABD merkezli dijital yayın platformu Netflix’in, toplumsal değerleri aşındırmak üzere kurguladığı son yapımı, “Aşk 101”e tepkiler gelmeye devam ediyor.
Kriz Yönetiminde Kitle Psikolojisi İhmal Edildi

Kriz Yönetiminde Kitle Psikolojisi İhmal Edildi



Sokağa çıkma yasağı kararı sonrası ortaya çıkan manzara kriz dönemlerinde kitlelerin psikolojisini tamamen göz ardı ederek “kuruyemiş, cips ve kola kuyruğuna girmiş şuursuz ve açgözlü güruhlar” şeklinde niteleyen trollerin söylemi etrafı kapladı.
‘Koronavirüs, kapitalist sistemin maskesini düşürdü’

‘Koronavirüs, kapitalist sistemin maskesini düşürdü’



Kültür, sanat ve edebiyat sitesi ‘Dünyabizim’de, M. Nihat Malkoç imzasıyla yayınlanan makalede, 'koronavirüsün, kapitalist sistemin maskesini düşürdüğü' vurgulandı.

"Zaman Siyasi Hesap Yapma Zamanı Değildir"



Koronavirüsü salgını sebebiyle oluşacak ekonomik sıkıntıların, tek elden yürütülecek çalışmalarla giderilmesinin zorluğuna işaret eden yazar Hamza Er, "zaman siyasi hesaplaşmalardan sıyrılarak insanlara el uzatma zamanıdır" dedi.
Yeni Dünya Düzeni fırsatçıları

Yeni Dünya Düzeni fırsatçıları



Yeni moda yaklaşımlarından biri de, bundan sonra tarihin “Koronadan Önce-Korona’dan Sonra” diye takvimlendirileceği. Bu yaklaşıma göre, karşı karşıya kaldığımız salgın dünyada öylesine büyük değişimlere yol açacakmış ki, 2020 bundan sonra yeni “Milad” olarak nitelendirilecekmiş.
Koronavirüs Bizi Uzlete mi Davet Ediyor?

Koronavirüs Bizi Uzlete mi Davet Ediyor?



Uzlet de insana huzur veren bir araç olarak görülürse kişinin zorunlu da olsa evde kalması, bir hapis cezasından ziyade manevî özgürlüğünü sağlayan bir ruhî yolculuktur. Her hayırda bir musibet vardır.
Panikten Kurtulmanın Yolu

Panikten Kurtulmanın Yolu



Dr. Vehbi KARAKAŞ, "Korona Virüsü Kaynaklı Panikten Kurtulmanın Yolu" başlıklı önemli bir yazı kaleme aldı.
Yaşlılarımıza Karşı Vazifelerimiz

Yaşlılarımıza Karşı Vazifelerimiz



Ali Rıza Demircan Hoca, "Allah’ın kanunu olan ihtiyarlığın ömrün bereketli bir dönemi olabilmesi için yarınların ihtiyarları olan bugünün gençlerine de görevler düşmektedir." diyor.
Ramazan Yazçiçek Tevekkül'ü yazdı

Ramazan Yazçiçek Tevekkül'ü yazdı



Ramazan Yazçiçek Tevekkül konusunu gündeme aldı. İçerisinde bulunduğumuz şu günlerde yazı daha bir anlam kazanıyor.
Koronavirüs Salgını, Risk Toplumu ve Sosyo-Psikolojik Sonuçları

Koronavirüs Salgını, Risk Toplumu ve Sosyo-Psikolojik Sonuçları



“Çin’de ortaya çıkarak hızla dünyaya yayılan Kovid-19 salgınının yol açtığı sosyo-psikolojik durum, küreselleşme sürecinde risklerin öngörülemez ve tanımlanamaz bir niteliğe sahip olduğunu gösteriyor.”
Ayetullah Koronavirüs ve Duamız

Ayetullah Koronavirüs ve Duamız



Fevzi Zülaloğlu, Koronavirüs Salgınına karşı güzel bir Kur'an Duası yapıyor.
Corona Virüs Yapmadı Bütün Bunları…

Corona Virüs Yapmadı Bütün Bunları…



Corona virüsü, farkındalık oluşturdu bizim için… İnsan olduğumuzun farkına vardık…Allah’ın (cc) koyduğu nizam karşısında aciz olduğumuzun farkına vardık…
Yaşlılarımızın Görevleri

Yaşlılarımızın Görevleri



Ali Rıza Demircan Hoca, "İhtiyarlık da Bir Nimettir/Yaşlılarımızın Görevleri" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
‘Evde Kal’ Tamam da Nasıl?

‘Evde Kal’ Tamam da Nasıl?



Evet kabul edelim ki “evde kal” maalesef bir orta ve üst sınıf çağrısı. 
“Evlerinizi Mabed Edinin”

“Evlerinizi Mabed Edinin”



Nitekim Yunus suresinin 87. âyeti, iki peygambere, Hz. Musa ve Hz. Harun’a hitap ediyor gibi görünürken, aslında hem indiği dönemin muhatapları olan Ashab-ı Kiram’ın hem de sonradan gelecek Ümmet-i Muhammed’in karakterlerini inşa ediyor…
Bu ihmalkârlık, sorumsuzluk niçin?

Bu ihmalkârlık, sorumsuzluk niçin?



Basketbolcu eşinin karnı burnunda salonda eşini desteklediği haberi üzerine bir mukayese yapan Hamza Er, Müslümanların halini sorgulayarak, "Müslüman kadınlar bu hayattan çekilirse, öğretmenlik, örneklik misyonlarını terk ederlerse neslin bozulmasından şikâyet etmeye hakkımız olacak mı?" diyor.
Eğitim politikasını ABD mi belirliyor?

Eğitim politikasını ABD mi belirliyor?



Hayrettin Karaman: 1949’daki anlaşma uyarınca Türkiye’deki eğitim politikasını ABD mi belirliyor? diye soruyor.
“Ama Mursi ve İhvan’ın Hataları Vardı!” diyen zavallılar

“Ama Mursi ve İhvan’ın Hataları Vardı!” diyen zavallılar



Ordu, sivil halkın ve siyasetçilerin üzerinden silindir gibi geçerken, devireni değil de devrileni eleştirmek, en hafif ifadeyle zulmü alkışlamak ve zalimin sırtını sıvazlamaktır.
Okumayı ve yazmayı bırakanları nasıl tanıyabilirsiniz?

Okumayı ve yazmayı bırakanları nasıl tanıyabilirsiniz?



“Okumakla olmuyor” derler, “yazmak da bir şey ifade etmiyor” diye sızlanırlar. Bu kişiler nezdinde “düşünmek” de beyhude kürek çekmeye benzer bir yorgunluktur. Hüseyin Akın Milli Gazete'de yazdı...
Bir oy uğruna ne taklalar atılıyor

Bir oy uğruna ne taklalar atılıyor



Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, yazısında AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nihat Zeybekçi’nin “içki” çıkışını yorumlamış.
Şişirilmiş bir portre olarak Mustafa Kemal kurgusu

Şişirilmiş bir portre olarak Mustafa Kemal kurgusu



Yıldıray Oğur, “Atatürk”ü konu alan yazılı literatürü mercek altına aldığı yazısında Mustafa Kemal’in nasıl da bütün “en”leri şahsında toplayan şişirilmiş bir portre olarak betimlendiğine ve fütursuzca başvurulan yalanlara dikkat çekiyor.
Hayırlı Cumalar Sergisi

Hayırlı Cumalar Sergisi



İsmail Kılıçaslan'ın Türkiye'deki sosyolojik değişime dikkat çektiği yazısını sizlerle paylaşıyoruz.
Türkiye'de 18 yaş altına zina serbest, evlilik suç!

Türkiye'de 18 yaş altına zina serbest, evlilik suç!



Aile ve sosyal konulara sünnetullah çerçevesinde yaklaşım gösteren Sema Maraşlı kim ne der demeden gerçekleri dile getirmeye devam ediyor. Maraşlı bu yazısında da erken yaşta evlenip tecavüzcü deyip hapse tıkılan mağdur erkek ve eşlerini konu edindi.
Amerika Afganistan’daki IŞİD’i Nasıl Destekliyor?

Amerika Afganistan’daki IŞİD’i Nasıl Destekliyor?



Afganistan İslam Emirliği Taliban Hareketi’nin El İmarat-Cihad’ın Sesi adlı internet sitesinde ‘Amerika Afganistan’daki IŞİD’i Nasıl Destekliyor’ başlıklı bir makale yayınlandı.
İnsan doğası İslam'ı ister

İnsan doğası İslam'ı ister



Allah insanlar arasından şeçip görevlendirdiği Elçileri/Peygamberleri aracılığıyla yasalar göndermiş, kodladığı güzelliklerin yaşanılmasını, çirkinliklerden de kaçınılmasını emretmiştir. Sorgulanacak insan Cennet’le nimetlendirilecek veya Cehennem ile azap edilecektir.
Erken evlilik mağdurları neyi ifşa ediyor?

Erken evlilik mağdurları neyi ifşa ediyor?



"Ankara Altındağ'da Yenidoğan semtinde oturan Emine Özdemir ve Levent Karakaya, 2006'da birbirlerine âşık oldu. Emine o zaman 15, Levent ise 18 yaşındaydı. Kızın yaşı küçük olduğu için aile evlenmelerine izin vermedi. Gençler birlikte kaçtı.
Hakan Albayrak: Bu adalet bizim değil

Hakan Albayrak: Bu adalet bizim değil



Karar Gazetesi yazarı Hakan Albayrak, Saraybosna'da yaşadığı bir anısını kaleme aldığı yazısında, önemli bir noktaya işaret ediyor.
Atasoy Müftüoğlu: Yanlış Bilincin Saltanatı

Atasoy Müftüoğlu: Yanlış Bilincin Saltanatı



İslam dünyası toplumları, karşı karşıya bulundukları, temel-hayati-varoluşsal sorunları, ontolojik-epistemolojik derin bağımlılığı bir sorun olarak görmediği için, yanlış bilincin saltanatı ile kitleleri büyülemeye çalışıyor.
                             
Normal Görünüm