Yorum Analiz

Bir oy uğruna ne taklalar atılıyor



Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, yazısında AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nihat Zeybekçi’nin “içki” çıkışını yorumlamış.

Ali Karahasanoğlu’nun Yeni Akit’te yayımlanan konuyla alakalı yazısı (04 Aralık 2018) şöyle:

Değmez Nihat bey, Bir Seçime Değmez!

Tamam, ANAP’lı Burhan Özfatura, İzmir’den belediye başkanı seçilmişti..

Şu an için AK Parti’nin oyu her ne kadar ciddi oranda geride kalıyor olsa da..

Eski yıllardaki somut örneklerle, İzmir’de muhafazakar bir ismin büyükşehir belediye başkanlığı seçimini kazanma ihtimali sıfır değil..

Ama İzmir’de belediye başkanlığını kazanacağız diye de.

Takla atmamıza gerek yok, herhalde..

Gerektiğinden fazla şirinlik yapmaya gerek yok..

Beni bu yoruma mecbur eden şey ne?

AK Parti’nin İzmir’den büyükşehir belediye başkanlığına aday gösterdiği Nihat Zeybekçi’nin, şu açıklaması:

“Bugün İzmir ile ilgili şunları duymuyor değilim: ‘Rakımıza dokunma’… Eyvallah. Bugün insanların özgürce içkilerini içebildiklerini ben biliyorum. AK Parti’deki arkadaşlarımız bugün içkisini içebilen, namazını da kılabilen, günü geldiğinde orucunu tutabilen bir hoş görü alanına sahiptir. Türkiye’nin bir özeti gibidir AK Parti. Demek ki biz anlatamamışız.”

Hani Nihat bey, şunu diyor olsa anlarım: “AK Parti iktidara gelirse bütün kadınların başlarını zorunlu olarak örtecek diye bir algı oluşturuluyor. Bu doğru değil.”

Evet, gerçekten de, herkesin başını örtme diye AK Parti’nin kapalı kapılar ardında da, açıkta da bir niyeti, çalışması olmadı.

“Olmaması da doğrudur” denilebilir..

Ama bu işi abartıp..

İzmir’de başkanlık kazanacağız diye..

“Rakımıza dokunma, eyvallah” demenin de alemi olmasa gerek..

Ne demek, rakıma dokunma?

Ne demek, “rakıma dokunma talebine ‘eyvallah’ diye karşılık vermek.”

Hatta..

AK Parti’deki arkadaşların içki de içen, namazını da kılan, günü geldiğinde oruç da tutan kişiler olduğunu iddia etmek?

“İçki içen, namaz kılan, oruç da tutan” kardeşlere, “Allah yardımcınız olsun. Bir an önce, yanlışlardan kurtulmayı nasib etsin” deriz de..

Yaptıkları övünülecek, takdir edilecek bir şeymiş gibi..

“İçkisini içen, aynı zamanda namazını kılan, aynı zamanda orucunu tutan”söylemini, Nihat beyin de kabullenemeyeceğini tahmin ediyorum..

Öyle ya..

Rakı dediğiniz şey, İslam’ın (haşa) “iş olsun” diye yasakladığı bir fiil olmasa gerek.

İslam’a inanmadığını, en azından bazı emir-yasaklarına uyamamanın çaresizliği ile kafa karışıklığı yaşayanlar için söyleyelim..

“Rakının ne faydası vardır ki, kısıtlamaya çalışanlara düşmansınız?”

Ve “Rakıya dokunma” talebine, “eyvallah” karşılığı veren adayımıza soralım..

“Rakıya dokunurken, kendi keyfimize göre bir belirleme mi yapıyoruz ki, dokunulmamasına ‘Eyvallah’ diyorsunuz..”

Rakı içene de zarar..

İçmeyene de zarar..

İçenin başını derde düşürdüğü için zarar..

İçmeyenle karşılaştığında, ona da isteyerek veya istemeyerek zarar verdiği için zarar.

O zaman, rakıya dokundurtmamaya, niye eyvallah diyelim ki?

**

Bazı AK Partililerde vardır..

Karşı mahallenin söylemine haklılık verince..

Sanırlar ki..

Onlar da kendilerini alkışa tutacak..

Somut örneğimizde, sanılıyor ki, “Rakıma dokunma” diyenlere “Eyvallah” karşılığı verince..

İzmir’deki rakıcılar, akın akın AK Parti’ye oy verecekler.

Samimi kanaatimi söyleyeyim..

AK Parti’nin diğer partilerden farkı, popülist olmamasıdır..

Doğru olanı, en net şekilde dillendirmesidir..

Rakının tercih edilmesi gereken bir içecek olmadığına inanıyorsa, bunu seçmene söyleyebilmesidir..

Seçmen de..

Bu özelliği sebebi ile, AK Parti’yi 16 yıldır iktidarda tutuyor..

Birazcık yalakalık.. birazcık şirinlik kokan söylem görse..

Seçmen de, AK Parti’den anında vazgeçer..

Bu söylem ile AK Parti İzmir’de kazanamayacağı gibi..

Diğer illeri de tehlikeye düşürür.

Çünkü seçmen, “Oy için böyle söylemlerde bulunanlara güven olmaz”diyeceklerdir..

Geçmişten örnek verecek olursak..

AK Parti Türkiye’nin seçimlerini kazanırken, böyle çelişkili açıklamalar hiç yapmadı..

Ya ne yaptı?

Hatırlayalım 1993’de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini..

Tayyip Erdoğan’ın Beyoğlu’nda meyhane meyhane dolaşarak seçim çalışması yaptığını..

Hatırlayalım AK Parti 2002 seçimlerine girerken, rakıcılara verdiği mesajı: “Biz sizi rakıdan kurtaracağız..”

Hatırlayın genelev kadınının Tayyip Erdoğan’a seslenişini: “Bizi bu hayattan kurtarın. Kurtarırsanız siz kurtarırsınız..”

Sanılıyor ki..

Rakı içen herkes, zevkten dört köşe..

Yok böyle bir şey.

Medyayı yönlendiren bir avuç ahlaksız var..

“Rakı da rakı..” diye tepinip duruyorlar.

Emrah Serbes gibi..

“Alkol yasak, sigara yasak, 3 çocuk yapmamak yasak, ne serbest bu ülkede? Bir tek ben serbestim herhalde Emrah Serbes olarak” diyordu bu rakıcı..

Sonra ne çıktı?

Rakı ile yetinmiyormuş beyimiz..

Yanında uyuşturuçu..

Yanında viskisi.. Votkası.. Artık hangileri birbiri ile uyumlu veya değil..

Hepsi birlikte..

Önünde giden araca, arkadan 160 km hızla gidip vurunca..

O araçtaki üç kişinin katili olunca..

Rakıcılıktan hemen tornistan etti..

“Ne serbest bu ülkede” söyleminden vazgeçti.

Yanındaki elemanı, şoför direksiyonunda gibi gösterdi..

Olmadı..

Yemedik.

Cezaevine boylayacağını anlayınca..

Yine rakıcıları kullanarak..

Bir mektup yazdı: “Pişmanım, itiraf ediyorum” diye..

Oysa itirafta geç kalmıştı.

Savcılık çoktan tespit etmişti, şoför direksiyonunda kimin olduğunu..

O rakıcı, şimdi cezaevinde..

“Canım herkes Emrah Serbes gibi içmiyor ki. Adam gibi içenler de var”diyenler çıkabilir..

Ben bilmiyorum, adam gibi içmeyi.. İçtikten sonra adam gibi içmeye devam edebilir miyim, güvenemiyorum kendime..

Onun için de, hiç içmiyorum..

İçene de, “Bana zarar verme ihtimalin var.. İçme şu zıkkımı” diyorum..

Dinletemiyor olabilirim..

Ama en azından, “eyvallah” demiyorum..

Denilmemesi gerektiğini söylüyorum.

Share
  Tweet
Yorum Analiz
İffetli olmak sadece kadınlara özgü değil

İffetli olmak sadece kadınlara özgü değil



Bizi yoldan çıkarabilecek potansiyel taşıyan süfli arzulardan nefsimizi arındırmak için somut tedbirler almak, tüm müminlerin ortak sorumluluğudur. İffetli olmayı sadece hanımlara indirgemek, cahiliyenin özelliğidir.
Şehid Seyyid Kutub'u rahmetle anıyoruz

Şehid Seyyid Kutub'u rahmetle anıyoruz



Cahiliyeden ayrışma, Kur'an neslinin ve onun öncülüğünde ümmetin yeniden inşası düşüncesini 20. yy'da Müslümanların gündemine taşımış olan ve bunun tek yolunun da yeniden Kur'an'a dönmekle mümkün olduğu gerçeğinin altını çizmiş bulunan şehid Seyyid Kutub'u şehadetinin 54. yılında rahmetle anıyoruz.

"Asıl virüs ekranda"



Gençlere uyuşturucu ve LGBT sapkınlığını aşılama misyonunu üstlenen ABD merkezli dijital yayın platformu Netflix’in, toplumsal değerleri aşındırmak üzere kurguladığı son yapımı, “Aşk 101”e tepkiler gelmeye devam ediyor.
Kriz Yönetiminde Kitle Psikolojisi İhmal Edildi

Kriz Yönetiminde Kitle Psikolojisi İhmal Edildi



Sokağa çıkma yasağı kararı sonrası ortaya çıkan manzara kriz dönemlerinde kitlelerin psikolojisini tamamen göz ardı ederek “kuruyemiş, cips ve kola kuyruğuna girmiş şuursuz ve açgözlü güruhlar” şeklinde niteleyen trollerin söylemi etrafı kapladı.
‘Koronavirüs, kapitalist sistemin maskesini düşürdü’

‘Koronavirüs, kapitalist sistemin maskesini düşürdü’



Kültür, sanat ve edebiyat sitesi ‘Dünyabizim’de, M. Nihat Malkoç imzasıyla yayınlanan makalede, 'koronavirüsün, kapitalist sistemin maskesini düşürdüğü' vurgulandı.

"Zaman Siyasi Hesap Yapma Zamanı Değildir"



Koronavirüsü salgını sebebiyle oluşacak ekonomik sıkıntıların, tek elden yürütülecek çalışmalarla giderilmesinin zorluğuna işaret eden yazar Hamza Er, "zaman siyasi hesaplaşmalardan sıyrılarak insanlara el uzatma zamanıdır" dedi.
Yeni Dünya Düzeni fırsatçıları

Yeni Dünya Düzeni fırsatçıları



Yeni moda yaklaşımlarından biri de, bundan sonra tarihin “Koronadan Önce-Korona’dan Sonra” diye takvimlendirileceği. Bu yaklaşıma göre, karşı karşıya kaldığımız salgın dünyada öylesine büyük değişimlere yol açacakmış ki, 2020 bundan sonra yeni “Milad” olarak nitelendirilecekmiş.
Koronavirüs Bizi Uzlete mi Davet Ediyor?

Koronavirüs Bizi Uzlete mi Davet Ediyor?



Uzlet de insana huzur veren bir araç olarak görülürse kişinin zorunlu da olsa evde kalması, bir hapis cezasından ziyade manevî özgürlüğünü sağlayan bir ruhî yolculuktur. Her hayırda bir musibet vardır.
Panikten Kurtulmanın Yolu

Panikten Kurtulmanın Yolu



Dr. Vehbi KARAKAŞ, "Korona Virüsü Kaynaklı Panikten Kurtulmanın Yolu" başlıklı önemli bir yazı kaleme aldı.
Yaşlılarımıza Karşı Vazifelerimiz

Yaşlılarımıza Karşı Vazifelerimiz



Ali Rıza Demircan Hoca, "Allah’ın kanunu olan ihtiyarlığın ömrün bereketli bir dönemi olabilmesi için yarınların ihtiyarları olan bugünün gençlerine de görevler düşmektedir." diyor.
Ramazan Yazçiçek Tevekkül'ü yazdı

Ramazan Yazçiçek Tevekkül'ü yazdı



Ramazan Yazçiçek Tevekkül konusunu gündeme aldı. İçerisinde bulunduğumuz şu günlerde yazı daha bir anlam kazanıyor.
Koronavirüs Salgını, Risk Toplumu ve Sosyo-Psikolojik Sonuçları

Koronavirüs Salgını, Risk Toplumu ve Sosyo-Psikolojik Sonuçları



“Çin’de ortaya çıkarak hızla dünyaya yayılan Kovid-19 salgınının yol açtığı sosyo-psikolojik durum, küreselleşme sürecinde risklerin öngörülemez ve tanımlanamaz bir niteliğe sahip olduğunu gösteriyor.”
Ayetullah Koronavirüs ve Duamız

Ayetullah Koronavirüs ve Duamız



Fevzi Zülaloğlu, Koronavirüs Salgınına karşı güzel bir Kur'an Duası yapıyor.
Corona Virüs Yapmadı Bütün Bunları…

Corona Virüs Yapmadı Bütün Bunları…



Corona virüsü, farkındalık oluşturdu bizim için… İnsan olduğumuzun farkına vardık…Allah’ın (cc) koyduğu nizam karşısında aciz olduğumuzun farkına vardık…
Yaşlılarımızın Görevleri

Yaşlılarımızın Görevleri



Ali Rıza Demircan Hoca, "İhtiyarlık da Bir Nimettir/Yaşlılarımızın Görevleri" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
‘Evde Kal’ Tamam da Nasıl?

‘Evde Kal’ Tamam da Nasıl?



Evet kabul edelim ki “evde kal” maalesef bir orta ve üst sınıf çağrısı. 
“Evlerinizi Mabed Edinin”

“Evlerinizi Mabed Edinin”



Nitekim Yunus suresinin 87. âyeti, iki peygambere, Hz. Musa ve Hz. Harun’a hitap ediyor gibi görünürken, aslında hem indiği dönemin muhatapları olan Ashab-ı Kiram’ın hem de sonradan gelecek Ümmet-i Muhammed’in karakterlerini inşa ediyor…
Bu ihmalkârlık, sorumsuzluk niçin?

Bu ihmalkârlık, sorumsuzluk niçin?



Basketbolcu eşinin karnı burnunda salonda eşini desteklediği haberi üzerine bir mukayese yapan Hamza Er, Müslümanların halini sorgulayarak, "Müslüman kadınlar bu hayattan çekilirse, öğretmenlik, örneklik misyonlarını terk ederlerse neslin bozulmasından şikâyet etmeye hakkımız olacak mı?" diyor.
Eğitim politikasını ABD mi belirliyor?

Eğitim politikasını ABD mi belirliyor?



Hayrettin Karaman: 1949’daki anlaşma uyarınca Türkiye’deki eğitim politikasını ABD mi belirliyor? diye soruyor.
“Ama Mursi ve İhvan’ın Hataları Vardı!” diyen zavallılar

“Ama Mursi ve İhvan’ın Hataları Vardı!” diyen zavallılar



Ordu, sivil halkın ve siyasetçilerin üzerinden silindir gibi geçerken, devireni değil de devrileni eleştirmek, en hafif ifadeyle zulmü alkışlamak ve zalimin sırtını sıvazlamaktır.
Mısır'ın rüyası Mursi

Mısır'ın rüyası Mursi



Haşim Akın Muhammed Mursi ile ilgili bir yazı kaleme aldı. Rüya deyince aklına Mısır’ın geldiğini ifade eden Akın, Mursi’nin vefatını, Peygamberlerden günümüze ülkede verilen mücadelelerin son halkası olarak görüyor.
Okumayı ve yazmayı bırakanları nasıl tanıyabilirsiniz?

Okumayı ve yazmayı bırakanları nasıl tanıyabilirsiniz?



“Okumakla olmuyor” derler, “yazmak da bir şey ifade etmiyor” diye sızlanırlar. Bu kişiler nezdinde “düşünmek” de beyhude kürek çekmeye benzer bir yorgunluktur. Hüseyin Akın Milli Gazete'de yazdı...
Şişirilmiş bir portre olarak Mustafa Kemal kurgusu

Şişirilmiş bir portre olarak Mustafa Kemal kurgusu



Yıldıray Oğur, “Atatürk”ü konu alan yazılı literatürü mercek altına aldığı yazısında Mustafa Kemal’in nasıl da bütün “en”leri şahsında toplayan şişirilmiş bir portre olarak betimlendiğine ve fütursuzca başvurulan yalanlara dikkat çekiyor.
Hayırlı Cumalar Sergisi

Hayırlı Cumalar Sergisi



İsmail Kılıçaslan'ın Türkiye'deki sosyolojik değişime dikkat çektiği yazısını sizlerle paylaşıyoruz.
Türkiye'de 18 yaş altına zina serbest, evlilik suç!

Türkiye'de 18 yaş altına zina serbest, evlilik suç!



Aile ve sosyal konulara sünnetullah çerçevesinde yaklaşım gösteren Sema Maraşlı kim ne der demeden gerçekleri dile getirmeye devam ediyor. Maraşlı bu yazısında da erken yaşta evlenip tecavüzcü deyip hapse tıkılan mağdur erkek ve eşlerini konu edindi.
Amerika Afganistan’daki IŞİD’i Nasıl Destekliyor?

Amerika Afganistan’daki IŞİD’i Nasıl Destekliyor?



Afganistan İslam Emirliği Taliban Hareketi’nin El İmarat-Cihad’ın Sesi adlı internet sitesinde ‘Amerika Afganistan’daki IŞİD’i Nasıl Destekliyor’ başlıklı bir makale yayınlandı.
İnsan doğası İslam'ı ister

İnsan doğası İslam'ı ister



Allah insanlar arasından şeçip görevlendirdiği Elçileri/Peygamberleri aracılığıyla yasalar göndermiş, kodladığı güzelliklerin yaşanılmasını, çirkinliklerden de kaçınılmasını emretmiştir. Sorgulanacak insan Cennet’le nimetlendirilecek veya Cehennem ile azap edilecektir.
Erken evlilik mağdurları neyi ifşa ediyor?

Erken evlilik mağdurları neyi ifşa ediyor?



"Ankara Altındağ'da Yenidoğan semtinde oturan Emine Özdemir ve Levent Karakaya, 2006'da birbirlerine âşık oldu. Emine o zaman 15, Levent ise 18 yaşındaydı. Kızın yaşı küçük olduğu için aile evlenmelerine izin vermedi. Gençler birlikte kaçtı.
Hakan Albayrak: Bu adalet bizim değil

Hakan Albayrak: Bu adalet bizim değil



Karar Gazetesi yazarı Hakan Albayrak, Saraybosna'da yaşadığı bir anısını kaleme aldığı yazısında, önemli bir noktaya işaret ediyor.
Atasoy Müftüoğlu: Yanlış Bilincin Saltanatı

Atasoy Müftüoğlu: Yanlış Bilincin Saltanatı



İslam dünyası toplumları, karşı karşıya bulundukları, temel-hayati-varoluşsal sorunları, ontolojik-epistemolojik derin bağımlılığı bir sorun olarak görmediği için, yanlış bilincin saltanatı ile kitleleri büyülemeye çalışıyor.
                             
Normal Görünüm