Röportaj

Kudüs, Bütün Müslümanların Kutsalıdır, Haremidir



Kudüs'te Müslümanların razı gelebileceği asgari şartlar. Prof. Dr. Şinasi Gündüz, 100 yıldır ağır bir işgali yaşayan kutsal beldemiz Kudüs hakkında her Müslümanın bilmesi gereken asgari hususlar hakkında Mehmet Ali Başaran'ın sorularını cevapladı.

Toprakları ve kutsalları işgal altında olan İslam coğrafyasında yaşayan biz Müslümanlar için direnmek farzdır. Direnmeyi namaza benzetirsek, bilinçlenmek de tıpkı abdest almak gibi bir önşarttır.

100 yıldır ağır bir işgali yaşayan kutsal beldemiz Kudüs hakkında her Müslümanın bilmesi gereken asgari hususları, konunun uzmanına sordum. Kur’an’ı Anlamak, Küresel Sorunlar Ve Din, Pavlus, Hrıstiyanlık, Misyonerlik gibi kitaplarla pek çok ilmi esere imza atmış İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi anabilim dalı başkanı Prof. Dr. Şinasi Gündüz cevapladı.

Kudüs olarak bilinen beldede tarih boyunca hangi kavim ve devletler hüküm sürmüştür, kısaca açıklar mısınız?

Kudüs’ün bilinen tarihi MÖ 4000’lere kadar uzanır. Tarihin farklı dönemlerinde şehre egemen olan siyasal ve kültürel yapılardan hareketle Ursalimmu, Uraşlam, Ariel ve Aelia/İlya gibi çeşitli isimler verilen Kudüs, binlerce yıl Kenanilerin bir yerleşim merkezi olmuştur. Yaklaşık olarak MÖ 1000 yılı civarında Yebusluların şehri olan bu kent Hz. Davud tarafından fethedilmiş ve böylelikle MÖ 6. yy. başlarında Babillilerce yıkılışına kadar İsrailoğulları egemenliğinde kalmıştır.

Sonraki dönemlerde şehir üzerinde Babil, İran (Pers), Yunan ve Roma egemenlikleri söz konusu olmuş; Romalılar 2. yy.’da şehre imparator Hadrian’dan hareketle Aelia Capitolina adını vermişler ve bu isim İslam egemenliği dönemine kadar sürmüştür. MS 636’da Hz. Ömer döneminde şehir İslam egemenliğine girmiş ve şehre kutsallığından ötürü Kudüs (Kudsü Şerif) adı verilmiştir. 1099-1187 arasındaki kısa süreli Haçlı egemenliği hariç, 1917 yılına kadar Kudüs’teki İslam egemenliği devam etmiştir. Bu arada Kudüs 1517-1917 arasında tam 400 yıl Osmanlı egemenliğinde kalmıştır.

1917 yılında şehri işgal eden İngilizler, bu tarihte Siyonist localara verdikleri ve Belfour Deklarasyonu olarak adlandırılan söz çerçevesinde dünyanın dört bir tarafından Yahudilerin Filistin’e ve tabi ki Kudüs’e göç edip yerleştirilmeleri politikasını yürürlüğe koymuş ve 1948’de resmen kabul edilen işgalci İsrail’in kuruluşunu hazırlamışlardır. Bu tarihten günümüze kadar ise şehir siyonist İsrail işgali altındadır.

Kudüs’ün Hristiyanlık, Yahudilik ve İslamiyet açısından taşıdığı önem nedir?

Kudüs her üç dinsel gelenek için de önemli bir şehirdir. Hıristiyanlık açısından Kudüs, gerek Hıristiyanlarca yeryüzünde bedenleşen “tanrı oğlu” ve “ilahi kelam” olarak kabul edilen İsa Mesih’in yaşamında bu şehrin ve civarının oynadığı önemli rol, gerekse gelecek dönem beklentileri açısından önem arzetmektedir.



Hıristiyanlığa göre Beytüllahim’de doğan İsa Mesih, Kudüs’ü ve Kudüs’teki mabedi faaliyetlerine üs edinmiştir. İncillerde kendisiyle ilgili olarak “bir peygamberin Kudüs’ün dışında ölmesi düşünülemez” demiştir (Luka 13:33-34).

Yine İsa Mesih bu bölgede suçlanmış, yargılanmış, ölüme mahkûm edilmiş ve Kudüs surlarının hemen dışındaki Golgota’da çarmıha gerilerek öldürülmüştür.

Hıristiyan geleneği İsa Mesih’in çarmıha gerildiğine, gömüldüğüne ve sonra mezarından dirilerek göğe yükseldiğine inanılan bu yerde en kutsal kiliselerinden birini, “Kıyame Kilisesi”ni inşa etmiştir. Hıristiyan geleneğinde Kudüs gelecek dönem beklentileri açısından da oldukça önemlidir. İsa Mesih’in ikinci defa yeryüzüne gelmesi öncesi Yahudilerce Kudüs’te tapınağın yeniden inşa edileceğine ve Yahudilerle diğer uluslar arasında büyük bir savaşın çıkacağına, sonrasında iyilerle kötüler arasında Armegeddon savaşının yaşanacağına inanılır. Bütün bunlar olmadan İsa Mesih yeryüzüne inmeyecektir. Dolayısıyla bütün bu beklentilerde Kudüs kilit öneme sahip bir merkez olarak düşünülür ve bu nedenle de başta Amerikan evangelik kiliseleri olmak üzere Siyonist Hıristiyanlar İsrail’i ve Kudüs’e yönelik İsrail politikalarını güçlü şekilde desteklemektedirler.

Yine Hıristiyanlar bu gelecek dönem beklentisi çerçevesinde İsa Mesih’in ikinci kez gelişi döneminde Tanrı’nın ikametgâhı olan “göksel Kudüs”ün bir gelin gibi Tanrı katından yeryüzüne ineceğine de inanırlar.

Yahudilik açısından Kudüs, tanrı tarafından İsrailoğulları’na, dolayısıyla Yahudilere vaadedilen “Eretz İsrael”in (Arzı Mev’ud’un) merkezidir; Kral Davud tarafından kurulan İsrail krallığının başkentidir. Kudüs Davud şehridir. Bu şehir yeryüzünde kutsiyetin merkezi olarak kabul edilir. Kral Süleyman tarafından MÖ 10. yy’da inşa edilen kutsal mabed (Bet Amikdaş) bu şehirdedir. Yine tanrının manevi ikametgâhını temsil eden Ahit Sandığı da bu mabed, dolayısıyla mabedin yer aldığı bu şehir içindedir.

Her ne kadar Kudüs şehri MÖ 6. yy’dan itibaren İsrailoğulları egemenliğinden çıkmışsa da bu şehir Yahudilerin ebedi başkenti olarak kabul edilir. Yahudiliğe göre Kudüs gelecek dönem açısından da oldukça önemlidir. Bir iman esası olarak geleceği beklenen Mesih’in Yahudileri yeniden Arzı Mev’ud’a döndüreceğine, Kudüs’ü yeniden başkent yapacağına ve Kudüs’te mabedi tekrar inşa edeceğine inanılır.

İslam açısından baktığımızda, öncelikle Kudüs bin yılı aşkın bir süredir İslam diyarı olmuş bir şehirdir. Peygamberler şehridir; zira Hz. Davud ve Hz. Süleyman’dan Hz. Zekeriyya’ya, Hz. Yahya’ya ve Hz. İsa’ya kadar birçok İslam peygamberi bu şehirde yaşamış ve burada şirke karşı tevhid mücadelesi vermiştir.

Yine Kudüs Müslümanların ilk kıblesidir. Hicri 2. yılda kıble olarak Mescid-i Haram yönünün belirlenmesine (Bakara 144) kadar Hz. Peygamber (sav) ve mü’minler namazlarında Kudüs’e, Mescid-i Aksa’ya yönelmişlerdir.

Kudüs aynı zamanda Hz. Peygamber’in İsra ve Mirac mucizelerinin gerçekleştiği mekândır. İsra suresinde, 1. ayeti kerimede ifade edilen ve “çevresini bereketli kıldığımız Mescid-i Aksa” ifadesi Kudüs’ü kastetmektedir.

Mescid-i Aksa, Kudüs’te Hz. Süleyman tarafından inşa edilen, MÖ 586’ya kadar ayakta kalan, bu tarihte yıkılışından yaklaşık 60 yıl sonra ikinci defa inşa edilen ve MS 66-70’e kadar ayakta kalan mabettir. İsra olayı Kudüs’teki bu mabede ve çevresine yönelik Hz. Peygamber’in yaşadığı mucizevi bir tecrübedir.



MS 636’da Hz. Ömer döneminde Kudüs fethedildiğinde Hz. Ömer, Mescid-i Aksa’nın bulunduğu mekân üzerinde namaz kıldırmış ve ilerleyen dönemde namaz kılınan bu mekân üzerinde bugün Kubbetussahra ve Aksa Mescidi olarak adlandırılan yapılar inşa edilmiştir.

Hz. Peygamber (sav), Mescid-i Aksa’yı, Mescid-i Haram ve Mescidu’n-Nebi ile birlikte özel olarak ziyaret amacıyla seyahat düzenlenecek üç mescid arasında zikretmiştir; buralarda kılınacak namazın diğer yerlerde kılınan namazlardan sevap bakımından daha makbul olduğunun altını çizmiştir. Bu bağlamda Kudüs, Harem-i Şerif’tir; yani tıpkı Mekke ve Medine bölgeleri gibi kutsal bir alandır, Harem bölgesidir.

Dünyanın herhangi bir yerinde bir İslam diyarına yapılan taciz, bütün Müslümanlara yapılmış demektir. İslam diyarı içinde özellikle Harem bölgesine yapılan bir taciz, saldırı ve işgal ise daha da önemlidir; her Müslümanın bu tacize, saldırıya ve işgale karşı direniş ve tavır göstermesi farzdır. Bu nedenle Kudüs ve etrafındaki Siyonist işgale karşı mücadele yalnızca yerel halkların ya da çerçevenin değil, bütün Müslümanların görevidir. Zira Kudüs, bütün Müslümanların kutsalıdır, haremidir; ona yönelik taciz ve tecavüz bütün Müslümanlara karşı yapılan bir taciz ve tecavüzdür.

100 yıldır dünyanın gözleri önünde devam eden Filistin işgalinin, işgalciler adına başarısı ve başarısızlığı hakkında neler söylenebilir?

Filistin işgalinin işgalciler adına başarısı, yaklaşık 100 yıldır burada oluşturdukları fiili durumdur. Bu 100 yıllık süreçte dünya genelindeki Müslümanların ve özellikle de yöre Müslüman halklarının gerekli mücadeleyi ve tepkiyi sergilememiş olmaları, tam tersine başta yöredeki kukla yönetimler olmak üzere yöre toplumlarının bir müstemleke zihniyetiyle Batı’ya ve Batı zihniyetine eklemlenme konusunda adeta birbiriyle yarışır hale gelmeleri işgalciler adına ciddi bir başarıdır.

Bununla birlikte işgalciler adına en büyük başarısızlık yöredeki sömürge valisi kılıklı Batı yanlısı yönetimlere rağmen Filistin’e ve Kudüs’e yönelik İslami bilincin Müslüman kamuoyunda hâlâ canlılığını sürdürüyor olmasıdır. Bu durum eninde sonunda işgalci zorbaların ve onları destekleyen güçlerin kaybedeceği bir geleceği hazırlayacaktır. Bunun için öncelikle başta Kudüs ve Mescid-i Aksa olmak üzere İslami değerlerimizi sahiplenmek ve bu konuda İslam dünyasındaki fiili yönetimlerin gündelik ayak oyunlarından ve politik atraksiyonlarından bağımsız olarak işgal atındaki tüm İslam topraklarının yeniden özgürleştirilmesine, ayaklar altına alınan kutsallarımıza sahip çıkılmasına yönelik tutumlar ve tavırlar geliştirmek gerekir.

Aynı şekilde bu çerçevede bugün Filistin ve Kudüs özelinde cari olan işgal durumunun yalnızca Siyonist İsrail’den kaynaklanmadığı ve bunun ardında başta İngiltere ve ABD olmak üzere İslam düşmanı hegemonik güçler ve bunların yerli işbirlikçileri olduğunu, dolayısıyla verilecek mücadelenin bütün bu güçlere, bunların zihniyetine ve İslam dünyasındaki destekçilerine karşı olması gerektiğini hatırdan çıkarmamak gerekir.

Siyonizmin işgali altındaki Kudüs’ü bekleyen tehlikeler nelerdir?

En belirgin tehlike, işgalciler ve işbirlikçileri tarafından önerilen ve gerçekte fiili durumun Müslümanlarca kabulünü, İslam’ın kutsallarının iğfal edilmesini ve Müslümanlarının elinden alınmasını amaçlayan sözde çözüm tekliflerinin bölge halkları tarafından kabullenilmesidir.

Filistin’de büyük bir zulme maruz kalan Müslümanların razı gelebilecekleri çözümün asgari şartları nelerdir?

Müslümanların razı gelebileceği asgari şart; işgalin sona ermesi, işgalcilerin yöreyi terk etmeleri ve yörede İslam egemenliğinin yeniden tesis edilmesidir.

Röportaj: Mehmet Ali Başaran
Kaynak: Dünyabizim

Share
  Tweet
Son Yorumlar
Kemal Songür

selam ile
Güzel-kısa soruların ve cevapların olduğu, her müslümanın bilmesi gereken kudüs özeti olmuş. Şinasi hocaya ve Mehmet Ali kardeşe selam ve dualarımızla.
Röportaj
Hamza Er'le Röportaj

Hamza Er'le Röportaj



Hamza Er, geçtiğimiz Ağustos ayında Çıra Kitap etiketiyle yayınlanan iki röportaj kitabıyla okur karşısına çıktı. İki röportaj kitabıyla çıkagelen yazarla Mehmet Ali Başaran'ın yaptığı söyleşi...
İslamcılara Umut Bağlanması Rahatsızlık Oluşturuyor

İslamcılara Umut Bağlanması Rahatsızlık Oluşturuyor



Yazar Hamza Er, Tunus Nahda Hareketi kurucularından ve Tunus Meclis Başkan Yardımcısı Abdulfettah Moro ile görüştü. Görüşmede, Nahda Hareketi, Tunus'ta başlayan Arap Baharı süreci, Körfez ülkelerinin bölgesel tutumları, Suriye'deki gelişmeler ve siyasetin kavramları üzerinde duruldu.
Prof. Dr. Metin Başaranoğlu ile Koronavirüs Üzerine

Prof. Dr. Metin Başaranoğlu ile Koronavirüs Üzerine



Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, Formsante sitesine verdiği röportajda koronavirüs hakkında kapsamlı değerlendirmelerde bulundu.
“İslâmî Bir Bilince İhtiyacımız Var”

“İslâmî Bir Bilince İhtiyacımız Var”



Araştırmacı-yazar Ramazan Yazçiçek’in “Bilgiden Bilince” adlı kitabı kısa sürede 2. Baskı yaptı.
Ayrımcılığı Derinleştiren Uygulamalar Hayır Getirmez!

Ayrımcılığı Derinleştiren Uygulamalar Hayır Getirmez!



İLKHA’ya konuşan Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, İçişleri Bakanlığı tarafından Arapça tabelalara uygulanan yasağa tepki gösterdi.
Müslüman entelektüeller İslam'ı kullanıyor

Müslüman entelektüeller İslam'ı kullanıyor



Müslüman toplumların ithal ettikleri değerleri kendilerine göre dönüştüremediğinin altını çizen Abdurrahman Arslan, modernitenin dindarları ikilem içine soktuğunu düşünüyor. Bu konuda Müslüman entelektüellere de bir eleştiri getiriyor.
Torununun gözünden Mehmet Akif Ersoy

Torununun gözünden Mehmet Akif Ersoy



İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un torunu Selma Ersoy, dedesinin vatan ve millet sevgisi, nasıl bir baba olduğu, şiire nasıl başladığı ve etkilendiği şahsiyetler üzerine Ezgi Aşık'ın sorularını cevapladı.

"İslami kesime neden susuyorsunuz diye sormak lazım"



Geçen günlerde Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfı’na yönelik düzenlenen operasyonda vakfın kurucusu Alparslan Kuytul’la birlikte 21 kişi gözaltına alınmıştı. Vakfın kurucu başkanı Alparslan Kuytul'un da aralarında bulunduğu 5 kişi tutuklandı.

"Abdülhamid İslamcı değil, muhafazakardır!"



Düşünce Mektebi, 1.Dünya savaşı öncesinde bir dünya imparatorluğu olan Osmanlı Devletini ayakta tutan 2. Abdülhamid döneminin özelliklerini, toplumsal yapısını ve o dönemin günümüz Türkiye'sine yansımalarını yazar Ümit AKTAŞ ile röportaj yaptı.
‘Özgürlüğün mahiyeti’ üzerine

‘Özgürlüğün mahiyeti’ üzerine



Özgürlük kavramı ideolojik bir mahiyet taşır. Neyin yapılabilir olduğu çerçevesi içinde özgürlük daima bir dünya görüşünün aynası sayılabilir. özgürlük belli bir zihniyet dünyasından hareketle inşa edilen bir kavramdır.
Afrin Harekatı Bağlamında Türkiye-Rusya İlişkileri

Afrin Harekatı Bağlamında Türkiye-Rusya İlişkileri



Saslanbek İsaev Afrin harekatının başladığı gün Rus siyasi analist Denis Korkodinov’la Anadolu Ajansı için konuştu.

"Tarikatların yüzde 80'i İslam'a zarar veriyor"



İlahiyatçı Ali Rıza Demircan: “Tarikatların yüzde 80’i İslam’a zarar veriyor, çoğu cahildir, MİT’in denetimindedir. Diyanet neden tarikatları da inceleyip yanlışlarını anlatmıyor?”
Kudüs Amerika'nın çözülme sürecini başlatacaktır

Kudüs Amerika'nın çözülme sürecini başlatacaktır



Trump'ın bütün İslam dünyasını Kudüs ile uğraştırmaya çalıştığını ve bunun en önemli sebebinin Irak ve Suriye'de rahat hareket edebilmek olduğunu söyleyen İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım,'Kudüs cihadının bir ve bütün olduğunu' söyledi.
Talal Silo:

Talal Silo: "ABD PYD/PKK'ya verdiği silahları denetlemiyor"



Silo, ABD'nin SDG'ye teslim etme görüntüsü altında PYD/PKK'ya çok büyük miktarda ağır silah verdiğini ve nerede nasıl kullanıldığını denetlemediğini anlattı.
Şenlikoğlu:Muhafazakarlar tesettürlü kızlara talip değiller

Şenlikoğlu:Muhafazakarlar tesettürlü kızlara talip değiller"



Türkiye'de başörtüsü mücadelesi veren isimlerden biri olan Emine Şenlikoğlu, bir dergiye verdiği röportajda muhafazakar kesime "tesettür" konusunda eleştirilerde bulundu.
Filistinlilerin yaşadığı büyük felaketten dünya sorumludur

Filistinlilerin yaşadığı büyük felaketten dünya sorumludur



Filistinli insan hakları aktivisti ve El-Mizan İnsan Hakları Merkezi Müdürü İsam Yunus, Balfour Deklarasyonunun hukuki ve siyasi yönden bir temelinin olmadığını belirterek, bunun sonucunda Filistinlilerin hukuk, mal-mülk ve varlıklarından bedel ödediklerini söyledi.
Türkiyeli Müslümanların Zaaf ve İmkânları

Türkiyeli Müslümanların Zaaf ve İmkânları



Fikir dünyamızın önde gelen bazı isimlerine'Kendi zaman ve tecrübenizi hatırlatarak, o günün ve bugünün Müslüman gençlerini, zaaf ve imkânlarıyla mukayese eder misiniz' diye sorulmuş 2013'te.'Hasat' adlı yıllıkta toplanan bu soruşturma cevaplarından minik bir seçkiyi Mehmet Ali Başaran alıntıladı.
Cezaevi Röportajı -'Bedeli Zindanda Ödenen Sözler' üzerine

Cezaevi Röportajı -'Bedeli Zindanda Ödenen Sözler' üzerine



"Acılarımı, neşelerimi ilahi vahiy mikroskobu altında tetkiklerden geçirdikçe, ortaya yeni anlam katmanları, dolayısıyla da meyveler çıkıyor. Binlerce sayfayı çoktan aşan mektuplarımda da hep bu yeni tespitlerimi açmaya koyuldum." Necdet Yüksel,'Bedeli Zindanda Ödenen Sözler' kitabı üzerine Mehmet Ali Başaran'ın sorularını cevapladı.
Arslan:'Modernlik bir bakıma ümmetin parçalanma serüvenidir'

Arslan:'Modernlik bir bakıma ümmetin parçalanma serüvenidir'



‘Modernliğe itiraz hayat tarzında başlamalıdır. Siz alternatif bir hayat tarzı sunarsanız o hayat tarzının öngördüğü iktisadı, eğitimi, teknolojiyi ya da ilişikleri üretebilirsiniz.' Abdurrahman Arslan, ‘Modern Dünyada Müslümanlar’ kitabı etrafında Safa Dallı’nın soruların cevapladı.
Cezaevi Söyleşileri 3 - Ahmet Şat ile röportaj

Cezaevi Söyleşileri 3 - Ahmet Şat ile röportaj



Mehmet Ali Başaran'ın sürdürdüğü Cezaevi Söyleşileri dizisinin konuğu Ahmet Şat. Başaran, Ahmet Şat ile Düşün Yayıncılık'dan çıkan Vahiy Öğretisi ve İslam kitabı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi.
Darbe Girişiminin arkasındaki dış güçler

Darbe Girişiminin arkasındaki dış güçler



Radyo Selam’da Zafer Burakmak’ın hazırlayıp sunduğu programının konuğu “Türkiye’nin En Uzun Gecesi 15 Temmuz ve Darbenin Arkasındaki Dış Dinamikler” kitabının yazarı Abdülkadir Şen idi.
Nureddin Zengi: Şark'ın kandili, kılıcı ve kalkanı

Nureddin Zengi: Şark'ın kandili, kılıcı ve kalkanı



Haçlı istilalarının sadece Ortadoğu denen coğrafyayı değil,Endülüs'ten Kuzey Avrupa'ya kadar bütün dünyayı kasıp kavurduğu 12'nci yüzyılda yaşayan Nureddin Zengi, deyim yerindeyse suyu tersine akıtmayı başaran adam.
Cezaevinde Bir Fantastik Yazar: Abdülselam Durmaz

Cezaevinde Bir Fantastik Yazar: Abdülselam Durmaz



25 yıldır siyasi tutsak olarak cezaevinde bulunuyor. Kendisi henüz çıkmadan kitapları çıkıyor cezaevinden bir bir:'Son Nişanlı','Lanetli Duvar','Dunah’ın Terazisi'…
“Yeni dindarlığın fıkhı yok

“Yeni dindarlığın fıkhı yok"



Görüntü kültürünün dünyasında yaşadığımızı belirten Abdurrahman Arslan, fıkhı olmayan bir dindarlıkla karşı karşıya olduğumuza, yapılan iftarlarla, televizyonlardaki sohbetlerle görüntüye yönelik bir Ramazan yaşandığına vurgu yapıyor
Hamza Er'le Mültecilik ve Mavi Marmara üzerine

Hamza Er'le Mültecilik ve Mavi Marmara üzerine



Filistin Mültecilik Meselesi üzerine araştırmalar gerçekleştiren, Suriye, Lübnan, ve Gazze' de bulunan Filistin Mülteci kamplarını ziyaret ederek bu kamplara ilişkin izlenimlerini kamuoyu ile paylaşan yazar Hamza ER’le Filistin meselesini, Mültecilik konusunu, kampların durumunu ve tabii ki Mavi Marmara’da yaşananları konuştuk.
Şiiri Şiir İçin Değil Bir Dava İçin Yazmalı

Şiiri Şiir İçin Değil Bir Dava İçin Yazmalı



Mehmet Ali Başaran, 25 yıldır siyasi tutsak olarak cezaevinde bulunan ve geçen yıl "Etibe’ye Mektuplar" adlı kitabı yayınlanan şair Atavi Osman Erdemir’le mektup üzerinden kısa bir röportaj gerçekleştirdi.
Atasoy Müftüoğlu, Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtladı

Atasoy Müftüoğlu, Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtladı



Atasoy Müftüoğlu, Medyascope’ta gazeteci Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtladı.

"Aile içi huzursuzluk ve boşanmaların kaynağı batı kültürü"



Uzmanlar, boşanmaların sebebinin sadece aile içi etkenlere bağlı olmadığını belirterek, batı kültürünün ve gayri ahlaki yayınların etkisine girildikçe aile içi huzursuzlukların ve boşanmaların arttığına dikkat çekti.
Ahrar'uş Şam liderinden Suriye gündemiyle ilgili açıklamalar

Ahrar'uş Şam liderinden Suriye gündemiyle ilgili açıklamalar



Ahrar'uş Şam lideri Ebu Yahya Hamavi, kuşatmayı kırmak için başlatılan Halep Operasyonu, Esed rejimi, muhalifler arasındaki çatışmalar, ayrılıklar, bölgedeki Türkiye ve ABD varlığı ve Suriye'nin geleceğine ilişkin Timetürk'e özel açıklamalar yaptı.
Alev Erkilet ile Seyyid Kutub, düşünceleri ve etkileri üzerine

Alev Erkilet ile Seyyid Kutub, düşünceleri ve etkileri üzerine



Alev Erkilet’le Seyyid Kutub’un düşünceleri, İslâmcılığa yaptığı katkıları ve aldığı eleştirileri üzerine Dünya Bülteni ile bir söyleşide bulundu.
                             
Normal Görünüm