Yorum Analiz

Çıkmaz sokaklar insana çıkıyordu!



Şehirlerin isim değiştirip'kent'e dönüşmesi, sadece bir varlığın isim değiştirmesiyle sınırlı kalmadı asla.

Bilindiği üzere toplumsal hayatın tesisi için İslam’ın önem verdiği birçok şey var. Bunların en bilinenlerinden ikisi, ekonomide ticaretle iştigal ve sosyal hayatta da komşulukkurumlarıdır. İşte birisi ekonomik (Çarşı), diğeri de sosyal kurumlardan olan bu iki kurum (Mahalle), İslam şehirleri olarak ortaya çıkan şehir modelinde de önemli rol üstlenmiştir. Osmanlı şehirlerinin merkezinde yer alan çarşı, ticarete vurgu yaparken mahalleler de komşuluk kurumunun cisimleşmiş hali olarak ortaya çıkmaktadır.   


Fikri Özçelikçi / Çıkmaz sokaklar insana çıkıyordu!



Şehirlerin isim değiştirip “kent”e dönüşmesi, sadece bir varlığın isim değiştirmesiyle sınırlı kalmadı asla. Şehir kelimesi medeniyetin, kent kelimesi ise çağdaşlığın simgeleri oldu zamanla. Bu isim değişikliği, aynı zamanda ruh ve kimlik değişiminin de anlatır oldu. Mahalle çünkü cemaat hayatını, kent ise “bireysel yaşantıyı” anlatır bizlere.

Klasik hayat tarzı mahallelerde doğuyor, orada yeşeriyor ve bir şehrin kültürünü oluşturan genler olarak şehrin her birimine nüfuz ediyor, giderek bir medeniyet biçimini alıyordu. 

İnsanın karakterini nasıl genler belirliyorsa, şehrin karakterini de mahalleler ve mahallelerde yaşayanların ilişkileri, birbirlerine yaklaşımları, dayanışmaları, ilkeleri… vb belirliyordu.

Kısacası mahalle, sadece kendisinden ibaret olmayıp kendisini de aşan bir işleve sahipti. Aşkın bir varlıktı; bir medeniyetin oluştuğu birimdi. O birim hayatımızdan çekildi ve hayatımızın da rengi değişti.

Modernleşme uğruna mahalleyi de feda ettik.

Osmanlı mahallesi nasıl oluşurdu?

Osmanlı’da şehirlerin oluşumu herkesin malumu: Önce bir cami, caminin çevresinde çarşı ve bunları merkeze alarak çoğalan mahalleler… Çarşı, herkesin ortak alanı olmasına rağmen camiler ve mahallelerde bu ortaklık o kadar görünür olmadı.

Yine mahallelerde oturacak kişilerin seçiminde kan ve akrabalık bağı değil de dini ve kültürel aidiyeti dikkate alınmıştır.

Bilindiği üzere toplumsal hayatın tesisi için İslam’ın önem verdiği birçok şey var. Bunların en bilinenlerinden ikisi, ekonomide ticaretle iştigal ve sosyal hayatta da komşulukkurumlarıdır. İşte birisi ekonomik (Çarşı), diğeri de sosyal kurumlardan olan bu iki kurum (Mahalle), İslam şehirleri olarak ortaya çıkan şehir modelinde de önemli rol üstlenmiştir. Osmanlı şehirlerinin merkezinde yer alan çarşı, ticarete vurgu yaparken mahalleler de komşuluk kurumunun cisimleşmiş hali olarak ortaya çıkmaktadır.       

Mabet ne kadar büyükse…

Mahallede bulunan mabedin büyüklüğü, mahallenin aidiyeti ve aynı zamanda mahallenin büyüklüğü hakkında da fikir vermektedir. Mahallede bulunan mabet kilise ise orada oturanların Hristiyan, havra ise Yahudi ve elbette cami/mescid ise orada oturanlar Müslümandır.

Sözgelimi 60-70 kişi alan bir cami/mescidin bulunduğu bir mahallede, bu sayının yaklaşık üç katı insan var demekti. Çünkü cami inşa edilirken, o mahalde oturanların cemaate devam edecekleri varsayılarak inşa ediliyordu.

Mahallenin nerde başlayıp nerde bittiğine dair diğer bir önemli ölçüt de, “Müezzinin sesinin duyulması”ydı.

Şehrin asayişi mahalleden başlar

Osmanlı şehirlerinde, aynı mahallede yaşayanlar, toplumsal hayatın güvenliği ve korunması bakımından birbirlerine zincirleme kefil de olmaktadırlar. Örneğin kişiler, dilediklerince mahalle değiştiremezlerdi. Mahalle değiştirme işi, tayin, görev vb. gibi zorunlu hallerde gerçekleşirdi ve bu da önemli bir olaydı.

Ama asıl önemli olan şey, mahalleye yeni gelecek birisinin gelişinin, mahalle sakinlerinden birisinin kefaletine bağlı olmasaydı.  Bu kefaleti bulamayanlar, doğal olarak mahalleye de gelemezlerdi.

Diğer yandan, bir mahalleye yeni gelen bir kişi, hemen o mahalleli olarak da tescil edilmezdi. Kişinin o toplumsal dokuya uyum sağlaması için İstanbul’da beş, diğer şehirlerde ise dört yıl yaşaması gerekirdi. Bu sürenin sonunda ancak kişi o mahalleli olarak tescil oluyordu.

İşte mahallelerde kurulmuş olan bu zincirleme kefalet sistemi ve toplumsal sorumluluk, aynı zamanda şehrin asayişinin de korunmasını sağlıyordu.

Diğer yandan şehrin merkezinde yer alan çarşının ortak alan olarak yer alması, mahallelerin içine kapanmasını da engelleyen bir işleve sahipti.

Şehrin kente dönüşümü

Aslında öncelikle ve özellikle mahremiyetin korunması, yardımlaşmanın sağlanması için bile isteye bırakılan çıkmaz sokakların ortadan kaldırılmasıyla bozulmaya başladı “şehrin mahalleleri”.

Çıkmaz sokaklar ortadan kaldırılırken amaç her ne olursa olsun, çıkmaz sokakların çok önemli bir işlevi vardı mahallelerde. Çıkmaz sokaklardaki evlerde  yaşayanlar, birbirlerine serbestçe gidip geliyor, çocuklar birbirleriyle tehlikesizce oynuyor, bu şekilde aileler yabancı gözlerden ırak olarak sıkı bir şekilde  birbirleriyle kaynaşıyorlardı.

Bu ilkelerle oluşturulan mahalleler ve bu anlayışla ortaya çıkan şehirleri dönüştürme amaçlı ilk müdahale, 1860’lı yıllardan itibaren yaşanmaya başlandı. Çıkmaz sokaklar kaldırıldı, dar sokaklar genişletildi. Böylelikle eski mahalleleri çarşıya ve camiye bağlayan uzun dar sokaklar tahrip edildi. Tahrip edilen sadece sokaklar olmadı, o sokaklarla birlikte bir mahalle, bir toplumsal doku tahrip edildi.

Bu tahribatla birlikte artık evler meraklı gözlere açılmış oldu önce, sonra da evlerin avlularını birbirine bağlayan kapılar kaldırıldı hayatımızdan.

Avlularını birbirine bağlayan kapıların kalkmasıyla birlikte insanları birbirine bağlayan o dayanışma, o güzellikler de ortadan kalktı. İnsan, insana yabancılaştı önce, “dost, komşu ve ahbaplar” birey oldu sonra ve en son da şehir kent oldu.
Dünya Bizim

Share
  Tweet
Yorum Analiz
Dinde Güncelleme Olur Mu?

Dinde Güncelleme Olur Mu?



Mehmet Alagaş kendisine "Dinde güncelleme olur mu" sorusunu cevaplıyor.
Hukuksuz Yargılamalar ve Zindandaki Müslümanlar

Hukuksuz Yargılamalar ve Zindandaki Müslümanlar



Yıllardır haksız yere tutsak edilen mazlumlara; yani en fazla mağdur edilenlere, zindanlarda devam eden 28 Şubatlara sıra ne zaman gelecek?! Evet; adilen ve acilen, YENİDEN YARGILAMA’ya sıra ne zaman gelecek?!

"Tashihe fena halde muhtaç bir karar!"



Hakan Albayrak, Karar’daki yazısında Altan kardeşler ve Nazlı Ilıcak’a verilen cezaları değerlendirmiş.
Murat Bardakçı'dan Nurettin Yıldız yazısı

Murat Bardakçı'dan Nurettin Yıldız yazısı



Fetvadaki hükmü beğenir yahut beğenmez, benimser yahut benimsemezsiniz, o size ait bir meseledir ama konuyu, “Hangi devirde yaşıyoruz? Böyle hüküm mü olur? Bugün asansör de tartışma konusu yapılır mı?” çizgisine getirmek saçmalamaktır.
Suriye’de Yeni Çatışma Dinamikleri ve Türkiye

Suriye’de Yeni Çatışma Dinamikleri ve Türkiye



DEAŞ ile mücadelenin neredeyse sona eriyor olması, Suriye’de yeni çatışmaları tetikledi. Ülkede oluşan fiili sınırlar birçok aktör açısından tatminkar değil ve bu aktörler yeni bir güç dağılımı talep ediyor.
El Kesme Cezası Mecazi mi? İddialar hakkında bir tahlil

El Kesme Cezası Mecazi mi? İddialar hakkında bir tahlil



Bu cezanın, hırsızlık yapan kadın veya erkeğin ellerinin kesilmesi olarak hüküm konulmuş olması bazı farklı yorumlara yol açarak, bu cezanın hakiki anlamda bir el kesme değil, mecazi anlamda olduğu gibi yorumlar yapılmaktadır.
Özgür Suriye Ordusu’na karşı kirli kampanya

Özgür Suriye Ordusu’na karşı kirli kampanya



Suriye krizi sıcak çatışmaların yanında yoğun bir enformasyon savaşına da sahne olageldi.
Uzlaşmacı Akıldan Kurtulup,Devrimci Bir Bilinci Kuşanmalıyız

Uzlaşmacı Akıldan Kurtulup,Devrimci Bir Bilinci Kuşanmalıyız



Nerede olursa olsun, hangi gerekçeyle olursa olsun emperyal sistemle, bu sistemin yapılarıyla uzlaşmayı/bütünleşmeyi seçmek, rahatlığı/konformizmi-köleliği seçmek anlamı taşır.
Beklenen nesil nasıl olmalı?

Beklenen nesil nasıl olmalı?



İçinde bulunduğumuz dünyada, bütün şer odakları ve müstekbir güçler -her çeşidi ve şekliyle- İslâm’ı yok etmek için güç birliği oluşturmuşlardır. İslam’ı ve müslümanları karalamak için gerçekleri tersyüz etmek ve olmadık iftiralar atmak suretiyle rollerini iyi oynamaktadırlar.
İslam Devleti:Totaliterlik,Faşizm,Bilmem Ne Bela!

İslam Devleti:Totaliterlik,Faşizm,Bilmem Ne Bela!



Safını demokratik kültürden yana belirleyenler için iyi bir atış noktasıdır ‘İslam Devleti’ mefhumu. Bunun son örneklerinden biri de, iktidar partisinin bir numaralı gazetesinin sâbık yönetmeni, şimdi ‘Karar’lı gazeteci Mehmet Ocaktan. Ocaktan, İslam Devleti’nin iç yüzünü gözler önüne serdi!...
Kudüs’ün Engelli Şehidi ve Savaşmaktan Aciz Ordular!!

Kudüs’ün Engelli Şehidi ve Savaşmaktan Aciz Ordular!!



Ey İbrahim! Sen Kudüs’ü bu kadar mı severdin... Canını feda edecek kadar mı severdin?
Yemen'de durum her geçen gün daha da kötüye gidiyor

Yemen'de durum her geçen gün daha da kötüye gidiyor



Yemen’de devam etmekte olan çatışmalar, hava saldırıları ve bunların yol açtığı sıkıntılara dikkat çektiği bugünkü yazısında Ahmet Varol, ülkede sivil halkın durumunun her geçen gün daha da kötüye gittiğini söylüyor.
Osmanlı döneminde Kudüs

Osmanlı döneminde Kudüs



Osmanlı devletini zayıflatmak ve Kudüs’e ulaşmak için haçlı orduları hazırladılar. Niğbolu Muharebesi olarak tarihe geçen savaşta Osmanlı ordusu Haçlıları yenilgiye uğrattı, savaşta birçok haçlı komutan esir alındı.
İnsanlığı Zalimlerden Bekleyenler Hüsrana Uğrarlar!

İnsanlığı Zalimlerden Bekleyenler Hüsrana Uğrarlar!



Doğru Haber Gazetesi köşe yazarı Mustafa Karakaş soruyor: “Şimdi Kudüs oylamasında ABD'den yana tavır alan ülkeler aşağılık ülkedir de Arakan meselesinde vahşetten yana tavır alan ülkeler aşağılık değil midir?”
Dahlan’dan İbni Selman’a Ortadoğu

Dahlan’dan İbni Selman’a Ortadoğu



Ne yazık ki tarih yeniden tekerrür ediyor. Çünkü dün kendi ülkelerine ihanet eden hainlerin ihanetleri, bugün evlatları, torunları tarafından tekrarlanmaktadır.
Evanjelizm, Ortadoğu ve Türkiye

Evanjelizm, Ortadoğu ve Türkiye



Evanjelistlerin en büyük planları Afganistan savaşıyla hayata geçirilmiştir. 11 Eylül saldırılarıyla harekete geçen ABD, El Kaide’yi öne sürerek bir haçlı seferine girişmiştir.
Yerli oryantalizm ve bizdeki çatışmaseverlerin Ortadoğu’ya bakışı

Yerli oryantalizm ve bizdeki çatışmaseverlerin Ortadoğu’ya bakışı



Ortadoğu’yu birbirlerini boğazladıkları söylemiyle aşağılayan bu kişiler, Türkiye’deki çatışmalara da en taraf olan kesimlerdendir daha çok.
Peygamberimizi Yüceltmede Aşırıya Kaçmak

Peygamberimizi Yüceltmede Aşırıya Kaçmak



"Yüce Allah’a istediği sözü isnat etme hakkını kendinde görenler, küstah bir şekilde iftira kapılarını açınca, rivayetler havada uçuşmaya başlamıştır."
Batı’nın İslama karşı savaşı: Balfour Deklarasyonu

Batı’nın İslama karşı savaşı: Balfour Deklarasyonu



Balfour Deklarasyonu’ndan önce batıda birçok kez benzer vaatlerin verildiği ve Yahudilerin Filistin’e yerleştirilmesi çağrısı yapıldığı bir gerçektir.
Gönüllü Atatürkçülük

Gönüllü Atatürkçülük



Yeni Şafak yazarı Faruk Aksoy da köşesinde Atatürkçülük tartışmasını masaya yatırmış. İktidarın tavrının anlamını sorgulayan Aksoy, dindar camianın gönüllü Atatürkçü olamayacağını söylemiş.

"Kemalist Müminlerin Biyometrik Fotoğrafını Çektik"



Yargıtay Üyesi Abdullah Yaman 10 Kasım törenleri için yazmış olduğu “Zorunlu İbadete Hayır!” makalesine Kemalist çevrelerden gelen tepkilere cevap verdi.
Suudi Arabistan’da yaşananların arka planı

Suudi Arabistan’da yaşananların arka planı



Taha Kılınç, ülkenin yakın siyasi tarihi ve kraliyet ailesi içerisindeki siyasal ve ideolojik saflaşmalara dair de geniş bir arka plan tablosu çizmiş.
“İslam Dünyası Niçin Geri Kaldı?” sorusu yanlış mıydı?

“İslam Dünyası Niçin Geri Kaldı?” sorusu yanlış mıydı?



Modern/seküler uygarlıkla karşılaşan Müslüman entelektüeller, gördükleri büyüleyici tablo karşısında önce bir şaşkınlık ve panik, ardından kompleks ve eziklik, sonrasında da öykünmecilik, özürcülük ve ödüncülük hastalığına tutuldular.
Celladına aşık olma sırasına girdi

Celladına aşık olma sırasına girdi



İktidarın pragmatik bir tutumla yoğunlaştırdığı Atatürkçülük mesajlarının kendisine yakın çevrede kafaları nasıl allak bullak ettiğine dair örnekler çoğalıyor.
'ABD ve Suud bölgeyi belirsizliğe sürüklüyor'

'ABD ve Suud bölgeyi belirsizliğe sürüklüyor'



Ankara Sosyal Bilimler Ün. öğretim üyesi Prof. Dr. Muhittin Ataman,'ABD ve Suudi Arabistan bölgeyi belirsizliğe sürüklüyor' dedi.
ABD'nin gittiği her yerde kan ve terör

ABD'nin gittiği her yerde kan ve terör



Başta Irak olmak üzere birçok ülkeleye'askeri müdahalelerde' bulunan ABD'nin en önemli gerekçesi'demokrasi' getirmekti. Fakat Washington'un götürdüğü şeyler; kan, gözyaşı, kilise ve terör örgütleri oldu...
Ak Partinin Kemalizm’le flörtü

Ak Partinin Kemalizm’le flörtü



Geride bıraktığımız 10 Kasım, bundan öncekilere nazaran çok farklı bir 10 Kasım olarak akıllara kazındı. Yeni Akit Yazarı Ali Osman Aydın, "Ne olur, Atatürkçülerin de oyuna talip olunmasa? Ne olur, 2019 seçimleri kaybedilse?" diye sordu.
DEAŞ sonrası Ortadoğu

DEAŞ sonrası Ortadoğu



DEAŞ'ı altetmek büyük güçler açısından işten bile değildi. Ancak o dönemde, örgüt berhava edildikten sonra işgal ettiği toprakların nasıl paylaşılacağına dair henüz karar verilmemişti.

"Zorunlu ibadete hayır"



Yargıtay Üyesi ve Hukuk Genel Kurulu Başkan adayı Abdullah Yaman, Atatürk ve 10 Kasım hakkında sosyal medyada yayınladığı yazı ile halka dayatılan Kemalizm dinini ifşa ediyor.
Batı Bosna'da öldü!

Batı Bosna'da öldü!



Yıldıray Oğur, Aliya İzzetbegoviç’in fikirleri ve ahlaki tutarlılığı üzerine kaleme aldığı yazısında eleştirel düşünmenin, sorgulamanın önemine ve İslam dünyasında yoğun bir şekilde yaşanan toptancı tezlerin geçersizliğine değiniyor.
                             
Normal Görünüm